Röportaj

‘Neden biz üretmiyoruz?’dedik ve ürettik

‘Neden biz üretmiyoruz?’dedik ve ürettik

Yüksek İç Mimar ve Bedinn Manufacturing LTD direktörü Eda Kervanlı çalışmalarına değinerek, pandemi sürecini değerlendirdi.

Kendinizi tanıtır mısınız?
Gaziantep’te doğdum fakat yaklaşık 18 yıldır Kıbrıs’ta bulunmaktayım. Lefke Avrupa Üniversitesinde lisansımı tamamladım daha sonra yüksek lisans eğitimini bitirdim. Yüksek lisans eğitimini aldığım sırada Lefke Avrupa Üniversitesi’nde görev aldım ve eğitimimi tamamladıktan sonra Omaç Cin Plazada yaklaşık 10 yıl kadar bir süre çalıştım. Daha sonra ‘Bedinn Manufacturing LTD’ ismiyle atölyemi açtım. Pandemi öncesine kadar Lefke Avrupa Üniversitesinde öğretim görevlisi olarak yer alıyordum ancak pandeminin gelmesi ve iş yoğunluğu yaşamamdan dolayı ayrıldım. Şu anda hem atölyemde üretim yapmakta hem de iç mimar olarak da projelerimizi yürütmekteyim.

Yerli şilte üretimi yapmaktasınız. Bizlere şilte üretiminiz hakkında bilgi verir misiniz?
Aslında ihtiyaçtan dolayı üretime başladım. Bir öğrenci yurdu projemiz kapsamında Türkiye’den 50 adet şilte talebinde bulunmuştuk fakat iletişim eksikliğinden dolayı şilteler yanlış ölçüde gelmişti. Yanlış gelmesinden dolayı projemizi yaklaşık 1,5 ay geç teslim etmek zorunda kaldık. Bunun üzerine ‘neden biz üretmiyoruz’ diyerek bu işe başlama kararı aldım. Ancak yeterli bir miktarda maddi kaynak sahibi değildim dolayısıyla kaynak üretmem gerekiyordu. Ancak işe başlamadan önce şiltenin nasıl üretildiği, ne kadar sürede üretildiğiyle alakalı internet
üzerinden araştırmalar yapmaya başladım ve denemeler yaptım. Ham maddeyle de bu işi yapabileceğime inandım. Tabi yarı mamul olarak gelmekteydi. Sonradan fark ettim ki üretmek hem işin başka boyutuydu hem de mali açıdan çok daha karlıydı. Çünkü yarı mamul şekilde gelen ürünleri, bizler burada bitiriyor ve fondan, gümrükten kurtarıyorduk.

 

Kaynak yaratmak için öncellikle Türkiye’nin Kıbrıs’taki hibe programlarını takip ettim. Kadın girişimcilik projesine başvurdum. Bununla ilgili bir proje yaptım ve yaklaşık 6 ay süren eğitimle birlikte tamamladım. Tabii ‘’sadece şilte üretimi yapıyorsunuz’’ diye destek verilmez. Mutlaka bir fikrinizin olması gerekmektedir. Bende bu işe farklı bir hikaye kattım ve bir fikir ürettim. ‘’Elbette herkes yatak üretebilir ama biz, ısıtmalı yatak üreteceğiz’’ dedik ve ürettik. Hatta bu bağlamda bu fikrimi hibe almak için proje olarak sunduğum zaman jüri tarafından ‘’biz ısıtmalı yatağı ne yapacağız? Burası Kıbrıs, burada kış 3 ay sürmektedir’’ sorusuyla karşılaştım. Aslında projemiz tamda Kıbrıs’ın ihtiyaç duyduğu bir üründü. Çünkü ülkemizde kalorifer ya da doğal sistemi yoktur veya sistem tam anlamıyla yaratılmamıştır. Kıbrıs’ta çok
şiddetli soğuk da yaklaşık 3 ay sürmektedir ama kalorifer sistemi olmadığından dolayı sıcak tutan bir sisteme gerek duyulmaktadır.

Ürettiğimiz yatağın içinde 75 voltluk bir sıcaklık veren sistem vardır. Ancak içerisinde herhangi bir elektrik sistemi yoktur. Kişinin vücut ağırlığına bağlı olarak sıcaklık üretmektedir. Tabii bu fikri Türkiye’de girişimcilik projesiyle kazanan bir arkadaşımız vardı ve bunu da araba
koltuğunda denemişti. Bizde bu sistemi yatakta kullandık. Kişi yatağa yattığı anda itibaren yatak, kişinin ağırlığını algılıyor ve otomatikman
sıcaklık üretiyor. Yaz aylarında ise yatağı ters çeviriyorsunuz.

Yine atölyemizde yatak üretimi dışında 2 adet dikim makinamız da mevcuttur. Yorgan, yastık, yatak kılıfı ve bununla ilgili materyalleri de üretiyoruz.

Destek aldınız mı?
KOBİGEM kadın girişimcilik projesi kapsamında ödeneksiz bir destek aldık. Onların verdiği tüm desteği makinalara kullandık.
Üretim yapabilmek için uygun bir yer arayışına girdim ve şu anda bir apartmanın bodrum katında üretim yapmaktayım. Şu an için mağazacılık gibi bir düşünce içerisinde değilim. Çünkü çalıştığım birçok firma ve şirket vardır. Öte yandan iç mimar olduğumdan
dolayı projeler geliştiriyorum. Şu anda hem üretim yapıyor hem de projeler hazırlıyorum.

Pandemi süreci sizleri nasıl etkiledi?

Pandemi süreci dünya genelinde yaşanan olumsuz bir süreçtir. Bizi yaklaşık 1,5 ay eve kapattı. Bu süreçte şahsım adına bana çok zor geldi. Çünkü hayatım boyunca hiçbir zaman bu kadar süre evde kalmadım ve hayatım boyunca her zaman çalıştım. Ancak yaşadığımız süreç olağanüstü bir süreçtir. Bu süreçte ‘’zararlarımı nasıl en aza indirebilir veya hiç zarar almadan nasıl atlatırım’’ noktasında çalıştım, mücadele ettim. Bizi etkileyen en önemli etken işyerimizin kapalı kalmasıydı. O dönemde çalışanlarımıza devlet tarafından destek verildi ama yeterli değildi. O dönemde aldığımız iş teslimatlarında sorunlar oldu. Ödemelerimizde bazı gecikmeler yaşandı. Devlet tarafından çeklerin, ödemelerin ötelenmesi gibi destekler de bulunması akmasa da damladı. Ancak mobilya sektörü 1,5 ay kapandıktan sonra çok rahat geçirmedi. Çünkü aldığımız projeler ve teslimatlar vardı. O dönemde yolların kapanması, insanların güneye geçememesi, turizm sektörünün durması bir nevi mobilya sektörüne faydası olduğunu düşünmekteyim. Çünkü o dönemde insanlar tatile gidemediği için evde çok uzun vakit geçirdiklerinden dolayı evdeki konforun farkına vardılar ve pandemi sürecinin devam edeceğini de düşündüklerinden dolayı herkes evlerine yatırım yaptı. Çünkü evinizin konforlu ve huzurlu olması, sizlerin süreci daha iyi atlatmanıza sebep oluyor. O dönemde evler onarmaya başlandı, tadilat projeleri arttı. Ben de aynı zamanda yüksek iç mimar olduğumdan dolayı projeler geliştirdim. Olumsuz yansıyan tek nokta,
yurt dışından ülkemize gelen yatırımcıların gelememesi olmuştur.

2021 yılından ekonomik olarak beklentiniz nedir?
2021 yılında özellikle aşı olayından sonra çok umutluyum. Pandemi süreci sadece bizde değil tüm dünyada yaşandığından dolayı toplumsal olarak düşünmemiz gerekiyor. Hali hazırda pandemi süreci devam etmektedir. Herkes kendi üzerine düşen görevi yaptıktan sonra sürecin altından kalkınabileceğine inanıyorum. Bireysel değil; toplumsal olarak düşünmeye başladığımız zaman kapanmanın doğru olmadığını, daha
kısıtlı bir zaman dilimi içerisinde altında kalkabileceğimize inanıyorum. Bu sayede ekonomide duraksama olmaz ve gelişim sağlayan şirketlerin de gelişim ve kazanç süreçlerini ilerler. Her sektör çalışsın ama belirli bir kısıtlamayla olsun. Öncellikle bireysel daha sonra toplumsal önlemler alınmalıdır. Bu şekilde yapmazsak eğer hiçbir şekilde ilerleme kaydedemeyiz. Örneğin her zaman şu telaffuz ediliyor; ‘’halk kapanmak istiyor.’’ Halk dedikleri kim? Zaten ülkenin %60’ı memur. Halk denilen kısım, ülkenin memurları mıdır? Zaten memurların her zaman belirli bir gelirleri vardır. Kesilse bile tekrardan ödemesi yapılıyor. Bu durumda onu etkileyen herhangi bir olumsuzluk yok, ama kapandığımız andan itibaren her sektör etkileniyor. Mobilya sektörü demek sadece mobilya mağazaları demek değildir. Ürünün mobilya mağazasına kadar geldiği süreçte birçok noktadan geçmekte ve bu noktalar sektörden ekmek yemektedirler. Bu bir zincirlemedir ve herkes bu zincirlemenin bir halkasını oluşturuyorsa eğer herkes üzerine düşeni yapmalıdır.

Sosyal Medyada Paylaş

YORUMLAR (İLK YORUMU SİZ YAZIN)

ÜYE GİRİŞİ

KAYIT OL